Dua Ederken Nelere Dikkat Edilmelidir?
Dua Ederken Nelere Dikkat Edilmelidir?

Dua Ederken Nelere Dikkat Edilmelidir?

İslam dininde dua çok ehemmiyetli ve mukaddestir. İnsan yaşamında bırakılmaz bir yere sahiptir. Allah’ın varlığının bir delili olarak ona edilmesi ve birtakım isteklerde bulunulması söz mevzusudur. İnsanlar diledikleri her şey için dua edebilirler. Dua etmek hem insanlık için bir iyilik hali hem de Allah’ın varlığını kabul ediştir. Bu da en büyük sevaplardan biridir.

Dua her zaman ve her yerde okunabilir. Ancak tesirli bir dua etmek için birtakım vaziyetleri göz önüne almak gerekir. Misalin farz namazların ardından edilen dua, abdest alınarak okunulan dua oldukça bedelli dualardır. Hatta dua edilmeden evvel abdest aldıktan sonra nafile namazı kılıp da dua edilmesi Peygamber Efendimizin SAV de önerdiği bir husustur. Bu mevzuda şunları söylemektedir:

“Müslüman bir kimse, her gün Allâh rızâsı için farzların dışında nâfile olarak on iki rekât namaz kılarsa, Allâh Teâlâ ona cennette bir köşk hazırlar.”

Dua etmek incelik isteyen bir vaziyettir. İncelikten maksat, muhakkak başlı kaidelere riayet ederek dua edilmesi kabulünü basitleştirecektir. Dua ederken nelere dikkat edilmelidir suali ehemmiyetlidir. Zira dua etmek Allah ile konuşmaktır. Allah’ın huzuruna çıkarken dikkat edilmesi birtakım vaziyet söz mevzusudur. Duanın nerde ve ne zaman edileceği, hangi hedefle okunacağı gibi vaziyetler duanın kabulü için oldukça ehemmiyetlidir. Dua ederken dikkat edilmesi gerekenler, uyulması gereken adaplar şunlardır:

Duaya Başlamadan Evvel Besmele Sürüklemek

Duaya başlamadan evvel bireyin hem madden hem de manen arınılması gerekir. Bunun için abdest almak koşuldur. Abdest aldıktan sonra Kıble doğrultusuna dönülmeli ve besmele sürükleyerek duaya başlanmalıdır. Besmele sürüklemek verimi, iyiliği, hoşluğu artıran bir unsurdur. Muhtelif ayetlerde ve hadislerde de besmelenin bir işe başlamadan evvel çekilmesi ehemmiyetle vurgulanmaktadır. Misalin; kurban keserken, Kur’an okumaya başlarken gibi pek çok iman gidişatında besmele sürüklemek gerekir. Dua etmek de Allah’a yapılan bir iman olduğu için besmele sürükleyerek duaya başlamak gerekir. Ardından da Allah’a hamd edilip Peygamberimize de salat ve selam getirilmesi ehemmiyetli bir husustur.

Bu vaziyetle alakalı Peygamberimiz duaya başlarken :

“Yücelerin yücesi ve affedici olan Rabbimi, tam yetersizliklerden tenzih ederim.” demiş ve devamında da şunu söylemiştir:

“Biriniz dua ettiği zaman, Allah’a hamd ve methiye ile başlasın, sonra Peygambere salât etsin, sonra dilediği duayı yapsın.”

Duaya Başlamadan Evvel Tövbe ve İstiğfar Etmek

Bireyin devamlı günah işlemesi, harama el uzatması ettiği duaların önündeki en büyük manidir. Öncelikli bu hallerini düzenlemesi gerekir. Bu sebeple de bol bol tövbe ve istiğfar etmeli ve Allah’ın huzuruna öyle çıkmalıdır. Bu hususta Peygamberimiz tutumunu net bir biçimde ortaya koymakta ve şöyle emretmektedir:

“Allah yolunda seferler yapmış, üstü başı tozlanmış bir adam, ellerini semaya kaldırarak, ‘Ya Rabbi’ ‘Ya Rabbi’ diye dileniyor. Oysa yediği haram, içtiği haram, giydiği haram, yiyeceği haramdır. Böyle birisinin duası nasıl kabul olur?”

Elleri Göğe Açıp Dua Bitince Surata Sürmek

Dua ederken elleri göğe açmak, Peygamberimizin yaptığı tavırlardan biridir. Öyle ki koltuk altları görünür bir biçimde olacak kadar ellerini semaya açmıştır. Bu mevzuda sahabelerin sözü olarak öğrenilen muhtelif söylentiler bulunmaktır.

Ebû Mûsâ el-Eş’arî şöyle demiştir:

“Hz. Peygamber, dua etti ve ellerini kaldırdı. Ben koltuk altlarının beyazlığını gördüm.” Bir başka sahabe olan Enes ise;

“Hz. Peygamber, duada ellerini semaya koltuk altlarının beyazı görününceye kadar kaldırırdı” demiştir.

İslam halifelerinden biri olan Hz. Ömer ise şunları söylemiştir:

“Hz. Peygamber, duada ellerini semaya kaldırdığı zaman suratlarına sürmeden indirmezdi.”

Allah’ın Hoş Adları ile Dua Etmek

Esma-i Hüsna olarak öğrenilen Allah’ın adları, dua ederken kullanılmalıdır. Bu hususta Kur’an-ı Kerim’de birtakım sureler bilgi vermektedir. Misalin Araf Suresi’nde yer alan ayette;

“En hoş adlar Allâh’ındır. O hâlde O’na o hoş adlar ile dua edin” denmektir.

Yeniden bir başka sure olan İsra’da ise;

“De ki: İster Allah diye dua edin, ister Rahmân diye dua edin, hangisiyle dua ederseniz edin en hoş adlar O’nundur.” ayeti yer almaktadır.

Mübarek Gün ve Gecelerde Bolca Dua Etmek

İslam inancında pek çok mübarek gün ve gece bulunmaktadır. Bu gün ve geceler duaların kabul olması için sanki bir taşıt vazifeyi görmektedir. Bayramlardan dün başka bir deyişle arefe günleri, ramazan ayı, cuma geceleri ve günü, bayram günleri, seher süreleri, ezan ve kamet arasında bulunan zaman gibi daha pek çok zamanda dua etmek kabul olması açısından çok ehemmiyetlidir.

Sabah ve akşam saatlerinde dua etmek özellikle vurgulanan bir husustur. Hatta bu mevzuda En’am Suresi’nde şöyle bir ayet bulunur:

“Rab’lerinin rızasını isteyerek sabah akşam ona dua edenleri yanından kovma. Onların hesabından sana bir şey yok, senin hesabından da onlara bir şey yok ki onları kovasın. Şayet kovarsan gaddarlardan olursun!”

İhlas Eşliğinde ve Şuur Sahibi Olarak Dua Etmek

Dua ederken içten olmak, öğrenerek ve isteyerek dua etmek gerekir. Usun başka düşüncelerle meşgul olmamalı ve yalnızca istenilen şeye odaklanılmalıdır. Kur’an’da yer alan bazı sureler de bunu sarihçe ifade etmektedir. Bir misal verilecek olursa;

“O diridir. O’ndan başka hiçbir ilâh yoktur. O hâlde dini yalnızca Allah’a özgü kılarak ihlâsla O’na dua edin / iman edin. Her türlü methiye, kâinatların Rabbi Allah’a mahsustur.”

Kabul Olacağına Dair Bir İnançla Dua Etmek

Dua ederken dikkat edilmesi gereken hususlar arasında kabul olacağına inanmak da ehemmiyetli bir yerde bulunmaktadır. İnanarak dua etmek duanın kabul olmasında oldukça tesirli bir unsurdur. Peygamberimizin bu mevzudaki önerisi şu biçimdedir:

“Kabul edileceğine kesin bir biçimde inanarak Allah’a dua edin.”

“Dua ettiğiniz zaman, isteğinizi kesin olarak isteyin. ‘Allah’ım! Dilersen bana ver’ demeyiniz. Zira Allah’ı zorlayacak rastgele bir efor yoktur.”

Pespaye Bir Sesle ve Dilenerek Dua Etmek

Dua ederken dilenmek ve kısık bir ses kullanmak gerekir. Bazı surelerde ve hadislerde de böyle dua edilmesi gerektiği sarih bir biçimde ifade edilmiştir. A’raf Suresi’nin ayetlerinde de bunu görmek muhtemeldir:

“Rabbinize dilenerek ve içten dua edin. Zira O, haddi aşanları beğenmez.”

Yeniden Peygamberimizin hadisinde de yer aldığı gibi:

“İçten saklıca yapılan dua sarihtan yapılan 70 duaya denktir.”

Israrlı Bir Biçimde Dua Etmek

Dua etmek devamlı olmalıdır. İnsanlar bir dileğinin yerine gelmesi için sürekli olarak dua etmeli ve bundan bırakmamalıdır. Dua kabul olmuyor diye bırakmak yanlıştır. Allah’ın duayı kabul etmesi için uygun bir zamanı ve hayrı beklediğinin şuurunda olarak dua edilmelidir. Bu mevzudaki hadislere misal verecek olursak;

“Kuşkusuz ki Allah, ısrarla dua edenleri beğenir.” demiştir. Bir başka hadisinde yeniden,

“Rabbime dua ettim de kabul edilmedi, diyerek ivedi etmediğiniz sürece Allah dualarınızı kabul eder.” demiştir.

Ümitli ve Fobili Bir Biçimde Dua Etmek

Dua ederken ümitli olmak, duanın kabul olacağına dair bir ümit beslemek gerekir. Yeniden birey dua ederken fobi duygusu eşliğinde dua etmelidir. Fobiden maksat, işlediği günahlardan dolayı dualarının kabul olup olmayacağı hususundaki fobileridir. Bu mevzuya dair Kur’an’da birtakım ayetler yer almaktadır. Misal olarak;

“Korkarak ve umarak O’na dua edin. Belli ki Allâh’ın rahmeti, sözşöhreti ve işini en iyi bir biçimde yapan mü’minlere yakındır.” emredilmektedir.

Bir başka ayette ise,

“Onlar mü’minler; yanları yataklardan uzaklaşırlar gece kalkarlar, korkarak ve umarak Rablerine dua ederler ve kendilerine verdiğimiz rızıktan hayır için tüketirler.” olarak ifade edilmektedir.

Miktar Dahilinde ve Fazlaya Kaçmadan Dua Etmek

Dua ederken yasal şeyler istenmelidir. Dinimizin menettiği ve günah saydığı istekler için dua etmek doğru değildir. Allah’ın doğru bulmadığı ve menettiği şeyler hakkında dua etmek ve istemek Allah’a karşı büyük bir hürmetsizliktir. Bir hadiste de Peygamberimizin bahsettiği gibi;

“Kul, günah arz etmedikçe veya sıla-i rahmin kopmasını istemedikçe duası icâbet görmeye kabul edilmeye devam eder.”

Sadece Zahmetli Yarıyılda Değil Her Zaman Dua Etmek

Dua faktörün yeri ve zamanı yoktur. Her zaman dua edilmelidir. Zahmetli yarıyıllar ile kalmayıp mutlu anda da dua etmek Allah’ın güzeline giden tavırlardan biridir. Zahmetli zamanlarda Allah’a dua edip dilenmek doğru bir tavırdır. Bu mevzuda hadislerden birine misal olarak;

“İki dua yalanlanmaz veya yalanlanması çok ender olur: Bunlar ezan okunduğu esnada ve kasvet zamanlarında yapılan duadır.” verilebilir.

Bir başka hadisinde ise yalnızca zahmetli zamanlarında değil, varlıklı ve mutlu zamanlarında da Allah’a dua etmesi gerektiğini vurgulamaktadır;

“Rahatlık zamanlarında Allah’a yönel, O’nu tanı ve O’na dua et ki zahmetli zamanlarda da Allah sana yönelsin, seni tanısın ve sana takviye etsin” emretmiştir.

Kur’an’da yer alan Zümer Suresi bu mevzuda şöyle bir ayet ile insanlara açıklama yapmaktadır;

“İnsana bir hasar değdi mi, hemen içtenlikle Rabbine yönelerek O’na dua eder. Sonra Rabbi ona kendisinden bir nimet verdi mi; evvelden O’na yaptığı duayı unutur da, O’nun yolundan saptırmak için Allah’a eşler koşmaya başlar.”

Yeniden Yunus Suresi’nde bu mevzu hakkında şöyle emredilir:

“İnsana bir hasar değdiği zaman, yanı üzere uyurken, yahut otururken ya da ayakta iken bize dua eder; ama biz onun darlığını açıp kaldırınca sanki kendisine değen bir darlıktan dolayı bize hiç dua etmemiş gibi hareket eder. İşte fazla gidenlere, yaptıkları iş böyle ziynetli gösterilmiştir.”

Bir başka sure olan Lokman Suresi’nde de;

“Denizde onları, gölgeler gibi dalgalar sardığı zaman, dini yalnız kendisine has kılarak Allah’a dua ederler. Fakat O, onları kurtarıp karaya çıkarınca içlerinden bir kısmı iktisâd eder Allah’a yönelmeyi kısar, rahatlatır; zati bizim ayetlerimizi öyle nankör zalimlerden başkası inkâr etmez.” denmiştir.

Sadece Allah’a Dua Etmek

Dua ederken Allah’tan istemek ve yalnızca ona yönelmek gerekir. Onun dışında başka hiçbir varlıktan medet umulmamalıdır. Başka varlıklardan takviye istemek ve onlara dua etmek doğru değildir.

Fatiha Suresi de bu mevzuda bir ayet barındırmaktadır:

“Yalnızca sana iman eder, yalnızca Senden takviye dileriz.”

Başka bir surede de şöyle emredilmektedir:

“Hakikat dua ancak O’nadır. O’ndan başka dilendikleri ise onların isteklerine ancak, ağzına erişmeyeceği hâlde, erişsin diye avuçlarını suya uzatan kimsenin isteğine suyun yanıt verdiği kadar yanıt verirler.”

Dua Ettikten Sonra Amin Deyip Fatiha Suresi Okumak

Dua bittikten sonra amin demek ehemmiyetli bir husustur. Yeniden Peygambere salat getirmek, Kur’an’ın ilk suresi olan Fatiha’yı okumak da ehemmiyetlidir. Bu mevzudaki hadislerden birinde şöyle emredilir:

“Biriniz ‘âmin’ dediği zaman gökteki bir melek de ‘âmin’ der. İkisinden biri öbürünün ‘âmin’ demesine denk kazançsa geçmiş günahları affedilir.”