Dua genelde istek ve dileklerimizin olmasını temenni ettiğimiz vaziyetlerde Allah’a olan bir yakarıştır. Ne zaman bir şey istesek bunun olması için semana doğru başımızı kaldırır ve Allah’ım diye dua etmeye başlarız. Bu alınmasını istediğimiz bir giysi ya da bir eşya üzerinde de olabilir, girmiş olduğumuz sınavın hoş anekdot getirmesine de olabilir. Bazen hastalıklara şifa gelmesi için dua edilirken bazen de uzakta olan çocuğumuz ve sevdiklerimiz için dua ettiğimizi görürüz.
Sadece Allah’tan takviye dilemek için dua etmemeliyiz. Günahlarımızın affedilmesi, cennette bir yer edinmemizi istememiz ve cehennem cefasından korunmak için de dua etmeliyiz. İftar sofrasında ettiğimiz dualar da bulunmaktadır. Bu dualar genellikle verilen nimetlere şükretmek içindir. Açlığın ne kadar güç olduğunu öğrenerek önümüzdeki nimetlerin tam inananlarda olmasını istememizden kaynaklanır. Dua geniş kapsamlı olarak her zaman müracaat ettiğimiz bir yol olarak karşımıza çıkmaktadır.
Ne Zaman Dua Etmek Gerekir
Genellikle dara düştüğümüzde ve isteklerimizin gerçekleşmesi için baş vurduğumuz dualar insanların manevi duyguları ile yakından alakalıdır. Allah aşkı ile dolu olan tam inananlar desteğin sadece Allah’tan geldiğine inanırlar. Siz hiç başkasından takviye yalvaran insan gördünüz mü? Tabi ki hayat içerisinde öbür insanların takviyelerine lüzum dinleriz. Bu parasal takviyeler de olabilir manevi takviyeler de olabilir. Başkasından borç para isteyebiliriz, ondan bizim bereketimize olan iş arz edebiliriz. Bunlar insanların birbirleri ile aralarında yaptıkları dayanaklaşma sonucunda olmaktadır.
Ama bu gidişat da dahi o borç istediğimiz şahsı karşımıza getiren, darda kaldığımızda başkasından takviye istememize aracılık eden yeniden Allah’tır. O istemediği sürece hiçbir şey olmaz. Allah” ol der” olur. Bu vaziyet Kur’an-ı Kerim’de bir hayli ayetlerde de bulunmaktadır. İstenilenler sadece Allah tarafından istenir ve ona el açılır. “O” bizim için neyin hayırlı olduğunu öğrenendir. O surattan dua ederken ve takviye isterken sadece Allah’a yönelmeli ve ondan istemeliyiz.
Dua ile Alakalı Ayetler Nelerdir?
Mü’min Gâfir sûresi, 60. Ayette diyor ki: Bana dua edin ki duanızı kabul edeyim.
A‘râf sûresi, 55. Ayet: Rabbinize dilene yakara ve sessizce dua edin. Zira O haddi aşanları sevmez.
Neml sûresi, 62. Ayet: Darda kalanların, kendisine dilendikleri zaman duasını kabul eden ve onları sıkıntıdan kurtaran kim?”
Bakara sûresi 186. Ayet: Kullarım sana beni sorduklarında, bilsinler ki ben onlara çok yakınım. Bana dua edenlerin dualarını kabul ederim.
Bakara Suresi, 127. Ayet: İbrahim, İsmail’le beraber Evin Ka’be’nin sütunlarını yükselttiğinde ikisi şöyle dua etmişti: “Rabbimiz bizden bunu kabul et. Şüphesiz, Sen duyan ve bilensin”;
Al-i İmran Suresi, 38. Ayet: Orada Zekeriya Rabbine dua etti: “Rabbim, bana Katından pak bir srey armağan et. Doğrusu Sen, duaları duyansin”
Araf Suresi, 29. ayet: De ki: “Rabbim hakla davranmayı buyurdu. Her mescid yanında secde yerinde suratlarınızı O’na güzergahın ve dini yalnız Kendisi’ne has kılarak O’na dua edin. “Başlangıçta sizi yarattığı” gibi döneceksiniz.”
Ahzab Suresi, 43. ayet: O’dur ki, sizi karanlıklardan nura çıkarmak için size rahmet etmekte; melekleri de size dua etmektedir. O, mü’minleri çok esirgeyicidir.
Fatır Suresi, 14. ayet: Şayet onlara dua ederseniz, duanızı duymazlar, işitseler dahi size yanıt veremezler. Kıyamet gününde ise, sizin şirk koşmanızı tanımayacaklardır. Bunu her şeyden Haberi olan Allah gibi sana hiç kimse haber vermez.
Mü’min Suresi, 60. ayet: Rabbiniz dedi ki: “Bana dua edin, size icabet edeyim. Doğrusu Bana iman etmekten büyüklenen müstekbirler; cehenneme boyun bükmüş kimseler olarak gireceklerdir.
Zümer Suresi, 8. ayet: İnsana bir hasar değdiği zaman, gönülden katıksızca yönelmiş olarak Rabbine dua eder. Sonra ona Kendinden bir nimet verdiği zaman, daha evvel O’na dua ettiğini unutur ve O’nun yolundan saptırmak emeliyle Allah’a eşler koşmaya başlar. De ki: “İnkarınla azıcık dünya zevklerinden faydalan; zira sen, ateşin halkındansın.”
Kehf Suresi, 28. ayet: Sen de sabah akşam O’nun rızasını isteyerek Rablerine dua edenlerle beraber sabret. Dünya hayatının kandırıcı süsünü isteyerek gözlerini onlardan kaydırma. Kalbini Bizi zikretmekten gaflete düşürdüğümüz, kendi ‘istek ve isteklerine hevasına’ uyan ve işinde fazlalığa gidene itaat etme.
Yukarıyadaki ayetlerden anlaşıldığı üzere duanın sadece Allah’a yapılması gereken bir dileniş olduğunu görebiliriz. Kur’an-ı Kerim’de buna eş daha bir hayli ayet olduğunu da görmekteyiz. Zira Allah darda kalan, yolda kalan, aç olan ve rızıksız vazgeçilen her kulunun yanındadır.
Dua İle Alakalı Hadisler Nelerdir?
Peygamberimizin söylemiş olduğu sözlere hadis denilmektedir. Bu sözler yaratıcımızdan ona aktarılmış ve ondan da bizlere gelmiş sözlerdir. Peygamberimizin ve dinimizde ehemmiyetli olan öbür bireylerin söylemiş olduğu hadislere misaller vermek gerekirse;
Kullarım sana, beni sorduğunda söyle onlara: Ben onlara çok yakınım. Bana dua ettiği süre dua edenin duasına karşılık veririm. O halde kullarım da benim davetime uysunlar ve bana inansınlar, umulur ki doğru yolu bulurlar.
Rabbiniz şöyle emretti: Bana dua edin, duanızı kabul edeyim. Zira bana imanı vazgeçip büyüklük taslayanlar aşağılanarak cehenneme gireceklerdir.
Allah’a duadan daha üstün bir şey yoktur. Dua imanın iliği, beyni ve özüdür.
Hz. Aişe r’den Rasulullah şöyle emretmiştir: Allah ısrarla dua edenleri sever.
Ebu Hureyre r’den Rasulullah şöyle dua ederdi: Allah’ım! şu dört şeyden sana sığınırım: Sahibine hukuki çıkar sağlamayan ilimden, Allah’tan korkmayan-itaat etmeyen kalpten, doymayan ihtiraslı nefisten ve duyulmayan başka bir deyişle kabul olmayan duadan.
Hz. Aişe r’den Rasulullah şöyle emretmiştir: En erdemli dua, şahsın kendisi için yaptığı duadır.
Şüphesiz Allah Rahimdir, Kerimdir. Kulunun kendisine dua ederken ellerini kaldırdıktan sonra onlara rastgele bir hayır vazgeçmemektan hayâ eder.
Ebu Hureyre r’ den Rasulullah şöyle emretmiştir: Allah’a duanızın kabul edileceğine kesinlikle inanmış olarak dua edin. Şunu da öğrenil ki, Allah kendisinden aymaz ve başka işlerle meşgul bir kalbin duasını kabul etmez.”
Enes r’ den Rasulullah s şöyle emretmiştir: Biriniz dua ettiğinde, isteğinde kararlı olsun. “Allah’ım, dilersen bana ver” demesin. Şüphesiz Allah’ı zorlayan hiç kimse yoktur.
Ebu Hureyre r’ den Rasulullah s şöyle emretmiştir: Biriniz Rabbinden bir şey istediğinde duasının kabul edildiğini hissederse, ‘İhsanıyla hoş nimetleri bitiren Allah’a hamdolsun’ desin. Duasının kabulü geciken de, ‘Her hâl için Allah’a hamdolsun’ desin.”
Rasulullah şöyle emretmiştir: Yok, mu dua eden? Duasını kabul edeyim. Yok, mu benden isteyen? İsteğini vereyim. Yok, mu affedilme isteyen? Ona affedeyim. Kalbinizin yumuşadığı rikkat anlarını ganimet öğrenil. Bu müddetleri dua için iyi değerlendirin. Kulun Rabbine en çok yakın olduğu hal, secde halidir. Öyleyse secdede duayı arttırın.
Dua Ettiğimiz Gidişatlar
Yaşadığımız sürece dua etme gereksinimini aralıksız hissetmişizdir. Dua iyi ya da makûs günde bazen teşekkür bazen de dileniş biçiminde olmaktadır. Hoş hadiselerle karşılaştığımızda nasıl ki “çok şükür Allah’ım sana” diyorsak; güç zamanlarımızda da” Allah’ım sen takviye et” dediğimiz de oldukça çok olmaktadır. Dua ettiğimiz vaziyetlerden kimilerinden kısaca bahsetmemiz gerekirse;
Yemekten evvel ve sonra şükretmek için dua ederiz. “Allah’ım verdiğin nimetlere binlerce defa şükürler olsun. Sen olmayanlara da ver” deriz. Talebeler sınav evvelsi sınavları iyi geçsin diye dua ederler. Anne ve babalar çocuklarının sağlıkları, mutlulukları ve gelecekleri için dua ederler. Evladını askere yollayan bir anne onun sağ salim dönmesi için dua eder. Yeni doğan bir bebeğin sağlıklı, uzun ömürlü ve hayırlı bir evlat olması için dua edilir. Yeni evlenen çiftlerin mutlu olmaları için dua edilir. Yeni alınan konutta huzur içinde oturmak için dua edilir. Günahların affedilmesi için dua edilir. Ahirette cennetten bir yer edinmemiz için dua edilir. Sağlığımız ve huzurumuz için edilen dualara çok rastlanılır.
Görüldüğü üzere insanlar kendileri, çocukları, anne, babaları ve eşleri için dua etmektedirler. Parasal mevzuların gerçekleşmesi için yapılan duaların yanı sıra sağlık ve sıhhat için edilen dualar daha fazla dikkat toplamaktadır. Şükür ve minnet için edilen teşekkürler de Allah katında oldukça bedelli dua sınıfındadır. Sonuçta güçte ve darda olduğumuz zamanların haricinde iyi geçen günlerimiz için de duayı zekamızdan ve dudaklarımızdan eksik etmemeliyiz.
Sıkıntı ve Tasalarımızdan Kurtulmak İçin Edilen Dualar
Sıkıntılı anlarımızda Allah’tan takviye dilemek oldukça ehemmiyetlidir. Zira bize takviye edecek tek varlık O’dur. Bu vaziyet Kur’an-ı Kerim’in bir hayli ayet ve hadisinde de yer almaktadır. Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den dedikodu edildiğine göre Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem şöyle emretti: Sabredilemeyecek tasadan, insanı helâke götürecek talihsizlikten, başa gelecek fenalıktan ve düşmanı sevindirecek felâketten Allah’a sığınınız.
Yukarıyada da söylendiği gibi başımıza gelen her türlü facia ya da sıkıntıda sığınılacak tek yer Allah’tır. Bir sorunla karşılaştığımızda isyan edeceğimize bu sıkıntıdan takviye dilemek yapılması gereken bir vaziyettir. Şunu da unutmamalıyız ki “bizim hayır bildiğimiz şer, şer bildiğimiz de hayır” olabilir. Başka Bir Deyişle başımıza geldiğini düşündüğümüz makûs hadiselerin belki de bizim için hayırlı olabileceğini o an için düşünemeyiz. Bunu ileride görürüz ama o zaman da ettiğimiz isyanlardan suçluluk dinleyebiliriz. Bu mevzuda dikkatli olmalıyız.
Dünya ve Ahiret Hayatımız İçin Edilen Dualar
İnsanların dünyaya gelmesinde muhakkak ki bir sebebi vardır. Bu sebeplerin neler olduğunu hiç düşündük mü acaba? Dünyanın bir sınav yeri olduğunu hepimiz öğrenmekteyiz. Emin bir süre sınavdan sonra herkes bir gün can verecektir. “Hiç can vermeyecekmiş gibi dünya için yarın can verecekmiş gibi ahiret için çalışmalıyız” sözünü hepimiz biliriz. Dünyada yaşarken edilen duaların yanı sıra ahiret için edilen dualar da oldukça fazla dualar mevcuttur.
“Allâhümme aslih lî dînillezî hüve ısmetü emrî, ve aslih lî dünyâyelletî fîhâ meâşî, ve aslih lî âhiretilletî fîhâ meâdî, vec‘ali’l-hayâte ziyâdeten lî fî külli hayr, vec‘ali’l-mevte râhaten lî min külli şer: Allahım! Tam işlerimin başı olan dinim konusunda kusura düşmekten beni koru! Yaşadığım şu dünyadaki işlerimin yolunda gitmesini sağla! Dönüp varacağım âhiretimi kazanmama takviye et! Hayatım süresince daha çok hayır yapmama imkân ver! Her türlü makûsluktan kurtulmamı sağlayacak bir vefat nasip et!”
Sizlerin de kavrayacağı gibi; bu dünya için dua ederken ahiret için de dua etmek her zaman gerekmektedir. İnsanlar yaşarken bu dünyanın işlerine dalıp giderler. Çoğu zaman ahiret hayatını unuturlar. Ancak ne zaman başlarına makûs bir vaka gelse o zaman dualarını arttırırlar. Bu dünyada başkalarına iyilik etmek, güçte ve darda kalana takviye etmek aslında duaların en makbulüdür. O surattan yaşadığınız sürece bu dünya ve ahret için dualarınızı eksik etmeyiniz.