Sihirler, insanoğlu için tarihte bir hayli yarıyılda yer almıştır. Sihir insanların görünmeyen eforlara hükmetme, ebediliğin gizemlerine erişme, hayallerini ve isteklerini çok kısa süreçte elde etme istekleriyle ortaya çıkmıştır. Sihir yapan insanlara ise sihirci denmektedir. Sihirler Arap, Rum, Hint, Mısır cemiyetlerinde oldukça yaygındı ancak sihirciliğin ilk olarak Babil İmparatorluğunda ortaya çıktığı söylenti edilmektedir. Hatta hazreti Musa yarıyılında sihircilik haysiyetli işler arasında anılmaktaydı. Türk halkına geçmişten günümüze sihirler Şamanizm tesirleriyle gelmiştir. Şamanizm’den gelen inanç ve ananelerle Türk halkına sihirler, fal baktırma, cin ve peri çağırma gibi uygulamalara başlanmıştır. İslam inanışında hazreti Süleyman yarıyılında cemiyette bir hayli illüzyonist mevcuttu. Bir zamanlar haysiyetli dahi sayılmış olan sihircilikten daha sonraları insanların korkması cemiyetten dışlanması cadı olarak adlandırılarak vahim cezalara maruz vazgeçilme nedeni neydi dersek de sihirlerin insan istemini etkilediğinin düşünülmesi olmuştur. İnsan isteminin yok sayılması herhalde başına gelebilecek en makûs şeylerden biri olmalıdır. Sihirciliğin insanların yapmak istemedikleri şeyleri yaptırdığını düşünmekteydiler. Sihir ya da büyü çok daha önceki bir anane olmasından kaynaklanan bir hayli değişik biçimlerde açıklanmaktadır ve uygulanması da daha önceki yarıyıllardan beri değişiklikler göstermektedir. Kara sihirlerin varlığına inanıldığı gibi iyi amaçla yapıldığı düşünülen büyülere ak sihir demişlerdir.
Sihir Neden Yapılır?
Sihir neden yapılır diye sorarsanız bunun bir hayli nedeni var. Tabi asıllaşıp reelleşmediği büyük bir bilmece. İnsanlar istedikleri emele erişmelerinde sihirlerin onlara destek ettiğini düşünüyorlar. Âşık olduklarını düşündükleri bireyin de kendilerine âşık olmasını sağlamak için aşk sihri yaparak ya da sihircilere yaptırarak bu emellerine eriştiklerini düşünürler. Hatta bu stil sihirlere ak sihir derler birinin istemini ve duygularını etkilemeye çalıştıklarını yok sayarak. Kara sihir diye adlandırılan makûs amaçla yapıldığı düşünülen sihirler de vardır. Karanlık eforlarla iş birliği yapılarak yapıldığı düşünülen sihirlerdir. Bireyin beğenmediği istemediği ya da nefret ettiği bireyin başına çok makûs şeyler gelmesini kastederek yapılır. Kırmızı sihrin ise en makûssu olduğuna inanılır bir bireyin vefatına neden olması için yaptığı düşünülür. Sihir büyü demektir aynı zamanda. Kaynağı muhakkak olmayan hissedilmeyen şeylerin büyü olduğu düşünülür. Başka Bir Deyişle bir şeyi asıl biçiminden çıkarıp başka bir şey olarak görünmesini sağlamak. Bu gidişat da büyü ya da sihir reelinde yanılsama olabilir mi dersiniz. Büyü ve sihir eş anlamlı olduğu halde sihirden ziyade büyü günlük anlamda bol bol kullanılır. Büyü gibi bir yemini denir mesela. Çok etkileyici ve bir taraftan saklı bir anlam taşır. Çok hoş etkileyici olan bir şeyin nedeni öğrenilmiyorsa da yeniden büyülü gibiydi biçiminde ifadeler de kullanılır günlük dilde.
Büyü Çeşitleri
Büyüler başka bir deyişle sihirlerin çeşitleri olduğuna inanılır. İstenilen şeye erişilmek istenen emele göre spektrum gösterir. Herkesin yaşamında hayalleri erişmek istediği emelleri vardır. Çoğu insan hayalleri için çalışır. Emelleri yönünde niyetler koyar ve bunlara erişmeye çalışır. Ancak bazı insanlar bu niyetler için başka yollar sınarlar ya da akla gelen her şeyi sınarlar da diyebiliriz. Bu emellere erişmek için sihirlere ya da sihircilere müracaat etebilirler. Böylece emellerine erişebilmek için karanlık eforlardan destek aldıklarını ya da muhtelif ritüeller ile istediklerinin asıllaşacağına ya da başka insanların istemlerini etkileyerek isteklerinin asıllaşacağını düşünürler. Muhtelif adlarla anılır ancak en çok dinlediklerimiz ya da karşımıza çıkanlar aşk sihri, birisini kendine bağlama sihri, zengin olma sihri stili şeylerdir. Sihirleri en çok dinlediğimiz adlardır özellikle aşk sihri. Büyü ya da sihirler yapan insanlar da sihirci adıyla anılır. Bazen de medyumların sihir yaptığı ya da sihirleri bozduğu söylenir. Üç çeşit sihir olduğuna inanılıyor. Bunlar ak sihir, kara sihir ve kırmızı sihir olarak adlandırılıyor. Az evvel bahsettiğimiz aşk sihri, bir bireyi kendine bağlama sihri, ya da arası makûs olan eşlerin tekerrür iyi ilişkiler kurması ismine iyi amaçla yapıldığı düşünülen sihirler olduğu düşünüldüğü için daha çok bu adı almıştır. Kara sihir ise bunların bütün tersi olarak makûs amaçla yapılan sihirler olduğu düşünülmektedir. Mesela bir çiftin arasını bozmaya müteveccih makûs amaçla yapılan sihri yapan bireyin kendi emelleri yönünde biçim alan bir sihir çeşididir. Üçüncüsünün en makûs sihir çeşidi olduğuna inanılıyor. Bu sihir çeşidine kırmızı sihir sınıyor ve bir bireyin başına çok makûs musibetlerin gelmesi hatta can vermesi için yapılan sihirler olduğuna inanılıyor. Kara sihir de karanlık eforlarla uyuşma yapıldığına inanılırken kırmızı sihir de iblisle uyuşma yapıldığı düşünülüyor.
Sihirler ve Kaynakları
Sihirlerle alakalı muhtelif kaynaklar vardır ancak bilgilerin çoğu da aynı zamanda kulaktan dolma bilgilerdir. Çok daha önceki ananesel olarak günümüze kadar gelmiş olan bilgiler vardır. Kaynakların bir hayliyi yazılı değildir. Yazılı olan kaynaklar ise ender olarak sihir üretimiyle alakalıdır. Bir kısmı dini olarak sihrin mahzurlarından bahsetmektedir. Zira şahıslar sihir söz mevzusu olduğunda başkalarına yaptırmaktan bahsederler. Bunun için de sihircilere, müneccimler, medyumlara müracaat etirler. Çok muhtelif kaynaklar söz mevzusu olduğu için başka çeşit sihirlerden de bahsetmek muhtemeldir. Burada da daha çok sihirlerin kimler tarafından ne biçimde yapıldığı ile alakalı bir sınıflandırma söz mevzusudur. Bu çeşit sihirlerin de dört gruba ufaladığından bahsedilmektedir. Bunlardan birincisinde yıldızlara ve seyyarelere tapan topluluklardan bahsedilir. Bu topluluklar iyi ya da makûs olan her şeyi ve cihanı seyyarelerin idarediğine inanmaktadırlar. İkincisi ise güçlü ruh sahiplerinin yaptığı sihirler olarak sınıflandırılmaktadır. Başka Bir Deyişle bazı insanların ruhları çok güçlü olduğu için yaratıcının onlara bir efor verildiğine inanılır. Bu insanlar şayet ki bu eforu iyi hedeflerle kullanırsalar da bunun sihir olmayacağı ama şayet ki makûs amaçla kullanırlarsa sihrin asıllaşacağına inanılmaktadır. Üçüncüsü ise cinlerden destek alınarak yapılan sihirlerden bahsedilmektedir. Bu cinste de yeniden iyi amaçla yapılanlarla makûs amaçla yapılan sihirler arasında fark olduğundan bahsedilmektedir. Dördüncü çeşit sihirleri ise yanılsama olarak adlandırmaktadırlar. Başka Bir Deyişle yanılsama sihir ya da büyüden ziyade el ivediliğiyle yapılan ya da göz yanılmasına neden olan gidişatlarda ortaya çıkar ve bu da reelinde sihir olarak adlandırılmaz.
Günümüzde Sihir ve Ehemmiyeti
Günümüzde sihir ile aynı anlamı taşıyan büyü sözcüğü çok daha değişik anlamlar çağrıştırmaktadır. Büyü yapan bireylere illüzyonist denilir. İllüzyonistler daha çok yanılsama usulü ile sahne sanatı olarak görülmektedir. İllüzyonist sözcüğünün eş anlamlısı isi hokkabazdır. Günümüz popüler kültüründe hokkabazların sihirler yaptığı ile alakalı bir görüşün olduğu söylenemez. Başka Bir Deyişle antik çağlardan günümüze sihirlere olan inanç oldukça eksilmiş hatta apayrı çağrışımlar yapmaktadır. Ancak bugün dahi bazı cemiyetlerde sihircilik çok sıradan bir kültür parçası olmaktadır. Misalin Sudan’ın Güneyinde yaşayan bir topluluk kâhinlik ve cadılıkla beraber sihirleri cemiyetin ve tabiatın bir parçası olarak görürler.
Dinlerde Sihir
Hıristiyanlık evveli pagan inancının bir parçasıydı. Ancak sistematik sihirciliğin orta çağ sonlarında sık sık kullanıldığı görülmüştür. Orta çağ sonlarında sihirciliğin bu derece çoğalmasının nedeni kilisenin sarihçe sihircilikle alakalı bir savaşa girmiş olması cemiyette sihri daha aşina ve popüler hale getirmiştir. Cemiyette yanılsama ve sihir ya da iyi amaçla yapılan sihirlerle kara sihirlerin birbirine girdiği bir karmaşa etrafı oluşmuştur. Ancak resmi olarak Musevilik ve Hıristiyanlıkta sihirler menedilmiştir. Fakat bu yarıyıldan sonra üç surat sene daha Avrupa’nın bir hayli yerinde sihircilik ve sihirci avcılığı devam etmiştir. Özellikle bayanlar altlık ve cılız oldukları düşünüldüğü için baştan çıkarılmaya katlanamayacaklarını kilise sarihçe kabul etmiştir ve bu safhadan sonra sihircilik potansiyeli ve sihirler süratle çoğalmıştır. Ancak sihircilik Hıristiyan mistisizmiyle beraber ve aynı sebeplerden dolayı gelişmiştir.
Türk Mitolojisinde Sihir
İslam’da da tıpkı Musevilik ve Hıristiyanlıkta olduğu gibi sihir yapmanın haram olduğu söylenmiştir. Ancak emin koşullarda nasıl sihir yapıldığıyla alakalı eğitim almak hür vazgeçilmiştir. Bunun nedeni ise sihirlere karşı tedbir almaktır. Kuranda da büyü yapmak küfür sayılır. Başka Bir Deyişle inanca karşı gelinmiş olunur ve sarihçe sihirler yapan şahıslar yerilir. İslam dininde dini tam olan kimselerin başka bir deyişle dini inancını bütün olarak yerine getirilen bireylerin sihirden korunduğuna inanılır. Öteki dinler de ise misalin Şamanizm de din ile sihir aynılaşmıştır. Sihirler tabiatın yaşamın cemiyetin bir parçası olarak kabul edilmiştir. Türk mitolojisinde ise sihirlere çokça yer verilmiştir. Sihirli nesneler ve efsaneler hikâyelerin bölmez bir parçası haline gelmiştir. Özellikle nesneler masalların çok ehemmiyetli bir parçası haline gelmiştir. Bunlar büyülü değnekler, sihirli kunduralar, sihirli beşikler, sihirli halılar gibi nesnelere çokça yer verilmiştir. Türk mitolojisinde ve Türk masallarında sihirler bolca yer almıştır. Sık sık sihirli nesnelerden bahsedilmektedir.
Sihrin Yapılma Nedenleri
Antik çağlardan başlayarak bir hayli cemiyet, kültür ve inançta yer bulmuştur. Sihrin yapılma nedenleri ya da ne biçimde yapıldığı değişiklikler göstermiş olsa da netice olarak dinlerin tesiriyle menedilmiştir. Sihircilere ağır cezalar verilerek ve cemiyetten dışlayarak hatta makûs amaçla yapılan sihirlerin sihri yapan bireylere geri döneceği ve bu makûs amaçla yapılmış sihirlerin benzerinin sihircilerin başına geleceği inançları yaygınlaşmıştır. Ancak daha önceki yarıyıllarda pagan inancında ve Şamanizm’de cemiyetin bir parçası olduğuna inanılmaktaydı. Öyle ki sihircilerin cemiyetteki yerleri prestijliydi. Ancak daha sonra orta çağın sonlarına doğru kilisenin başka bir deyişle Hıristiyan inancının sarihçe sihircilere karşı savaş açması son kere sihrin cemiyette başka bir deyişle Avrupa cemiyetlerinde yer edinmesine neden olmuştur. Hatta sihirciler avlanmaya başlamıştır. Günümüzde ise sihirlerin ve sihircilerin var olduğu inancı oldukça zayıflamıştır. Sihir ve büyü eş anlamlı olduğu halde.
Büyü ve Sihir İletişimi Nedir
Büyü sözcüğü sanki kulağımıza sihir çağrışımı yapmamaktadır. Aynı biçimde sihirci ve illüzyonist dendiğinde de çok değişik çağrışımlar yapmaktadır. İllüzyonist daha çok sahne sanatları tertip eden ve yanılsamalar yaparak çoğunlukla çocuklara hatta bazen erişkinlere gösteri yapan şahıslar olarak anılmaya başlamıştır. Hatta illüzyonist sözcüğünün hokkabaz sözcüğü ile eş anlamlı olması bize yalnızca yanılsama yapan şahıslar çağrışımı yapmaktadır. Hatta son senelerde yalnızca sihirbaz kavramı cemiyette yer edinmiştir. Bu açılardan bakıldığında sihirlerin ve sihircilerin günümüz cemiyetlerinde yerleri yoktur sanki. Sihir yapmakla alakalı kaynaklar ise daha çok araştırmalara direnmektedir. Evet, yazılmış bir hayli kitap mevcuttur ancak antik çağlardan beri bahsettiğimiz sihirler günümüze aktarılamamıştır. Tabi bu kaynakların aktarılamamasının bir sebebi orta çağ sonlarında kilisenin sihircilere karşı sarihçe açtığı savaşın hisseyi büyüktür. O yarıyıla kadar yazılı olan kaynakların bir haylisinin yakıldığı düşünülmektedir. Sihircilikle alakalı her şeyin menedilmiş olması cemiyette bir fobi ve keşmekeşe neden olmuş ve yazılı olan kaynak ve tarifler yok edilmiştir. Natürel bir öteki neden ise o yarıyıldaki kaynak azlığı da olabilir. Başka Bir Deyişle insanlar yazılı bir kaynağı arttırma gereksinimi sezmemiş olabilir zira okur-yazarlık ehemmiyetli bir yere sahip değildi. Daha doğrusu okur-yazarlık cemiyette yaygın değildi. Tüm bu bilgiler ışığında antik çağlardan günümüze sihirlerle alakalı metamorfozu ve cemiyetlerdeki yerini bütün olarak tutmuş olamasak da azıcık da olsa göreöğrenmiş olduk.